miércoles, 1 de abril de 2015

TURQUIA: Condenando el asesinato de dos combatientes revolucionarios del DHKP-C.

cağlaamn

correovermello-noticias
Estambul, 1.4.15
Sentimos informar de un nuevo asesinato del Estado fascista turco, se trata de los dos combatientes del DHKP-C que retenían desde ayer, en el Palacio de Justicia de Estambul, al fiscal que se negó a procesar a los policías autores de los disparos que causaron la muerte del joven Belkin Elvan.
Los valientes jóvenes Safak Yayla y Bahtiyar Dogruyol fueron asesinados en el asalto organizado por la policía fascista que no dudo en causar la muerte del fiscal antes que permitir que la situación se les escapara de las manos, esas manos manchadas de la sangre de los mejores hijos del pueblo turco que no cesaran en luchar contra la opresión y la injusticia.
A continuación reproducimos un comunicado en turco de Partizan tomado del ATIK online donde se hace un llamamiento a la participación en los funerales de los héroes revolucionarios:

Dün Çağlayan Adliyesinde iki DHKC militanı devrimcinin gerçekleştirdiği eylemle ilgili bir açıklama yayımlayan Partizan, devrimcilerin cenazelerine sahip çıkma çağrısı yaptı.
Elimize e-posta yoluyla ulaşan açıklamayı güncelliğinden dolayı yayımlıyoruz.

Direniş bayrağını dalgalandıran devrimcileri sahiplenelim!
Coğrafyamız, yine bir katliama ve buna karşı onurlu bir direnişe ev sahipliği yaptı.
Bundan 43 yıl önce Deniz Gezmiş ve yoldaşlarının idam edilmelerini engellemek amacıyla eylem yapan THKP-C ve THKO militanı on devrimci Tokat’ın Almus ilçesine bağlı Kızıldere köyünde,  “Biz buraya dönmeye değil ölmeye geldik” sloganlarıyla son mermisine kadar çatışarak bize, devrimci dayanışma ve siper yoldaşlığı anlamında tarihsel bir miras bırakarak toprağa düştü.
Kızıldere, o günden bu yana, düşman karşısında baş eğmezliğin, cüret ve kararlılığın bir sembolü olarak Türkiye devrimci hareketine ilham vermeye devam ediyor, yol göstermeyi sürdürüyor.
Deniz Gezmiş, Mahir Çayan ve komünist önder İbrahim Kaypakkaya’nın önderliğinde, 71 silahlı devrimci çıkışı ile tarih sahnesindeki yerini alan devrimci hareketimiz, o günden bu güne sayısız direnişe, şanlı ve onurlu kahramanlıklara ev sahipliği yaptı.
Devrimciler, çeşitli milliyet ve inançlardan emekçi halkımıza yönelik baskı, şiddet, sömürü ve zulme karşı direnişi büyütmüş ve sayısız bedellerle mücadele bugünlere taşınmıştır.
Halk demokrasisi, özgürlük ve gerçek adalet için gerektiğinde canını sakınmadan feda eden devrimciler, komünistler, onur ve kıvanç duyduğumuz geçmişimiz ve bize yol gösteren birer kutup yıldızımız oldular.
Tarih, bu topraklarda sayısız kez hayatı yaratan ve üreten yığınların adeta bir volkan gibi patlayan öfke seline tanık oldu. Kitleler, kendi geleceklerine sahip çıkmak, sömürü ve zulüm çarkını kırmak için direnişten asla vazgeçmedi.
Gezi İsyanı tamda böylesi bir toplumsal kabarışın adı oldu. Gezi’de, her renkten, her dilden, her kültür, inanç ve kimlikten yığınlar alanları zapt etti. Bu direniş şehitlerle büyüdü, anlam kazandı, onlarda simgeleşti.
Tıpkı Berkin Elvan’da olduğu gibi. 14 yaşında polis tarafından hedef gözetilerek başından vurulan Berkin’imiz 169 gün süren umut yolcuğuna 11 Mart’ta veda etti. Devlet, daha önce yaptığı gibi yine katillerine sahip çıktı. Onlarca görüntüye, mobese kayıtlarına ve delile rağmen Berkinin katilleri saklandı, gizlendi, haklarında bir soruşturma bile açılmadı.
31 Mart günü Çağlayan Adliyesinde Berkin Elvan’a adalet talebiyle, davanın savcısı Mehmet Selim Kirazı rehin alan DHKC militanı devrimcilerin katledilmesi, Gezi İsyanında olduğu gibi devletin katliamcı yüzünü bir kez daha ortaya koydu.
Önce basına sansür uygulayan ardından büyük bir yalan ve sahtekarlıkla yaşanan infazı gizleyen devlet tamda karakterine uygun davranmıştır. Devletin korkusu, devrimcilerin direnişini saklamak ve kitlelere ulaşmasını engellemek içindir.
Şafak Yayla ve Bahtiyar Doğruyol isimli DHKC militanı devrimcinin eylemi, meşru ve haklı bir eylemdir. İki devrimcinin direnişi ve düşman karşısındaki onurlu duruşu saygındır ve Türkiye devrimci tarihine eklenmiş yeni bir halkadır.
Devletin tüm karalama ve çarpıtmalarına, yalan ve terörist yaftasıyla itibarsızlaştırma çabalarına karşın bu onurlu direniş ve devrimci duruş sahiplenilmelidir.
Hakim sınıfların saldırılarına karşısında, anın ihtiyacı ve esas olan devrimci dayanışmayı büyütmektir.
 Böylesi zamanlarda, düşmana karşı kenetlenmek, dayanışmanın gücünü göstermek doğru olandır.
Bu anlamda, tüm emekçi halkımızı, iki yiğit devrimcinin cenazelerine sahip çıkmaya, onları hak ettikleri gibi direniş türküleri ve sloganlarla son yolculuklarına uğurlamaya davet ediyoruz.
Devrim şehitleri ölümsüzdür!
Yaşasın devrimci dayanışma!

PARTİZAN”

No hay comentarios: