viernes, 11 de septiembre de 2015

TURQUIA Y KURDISTÁN NORTE:Partizan: "Cizre'deki düşman ablukasını kıralım!" / Declaración de los camaradas de Partizan llama a romper el criminal cerco de Cizre/Cizîr.

Partizan: "Cizre'deki düşman ablukasını kıralım!"

Cuma, 11 Eylül 2015 13:15
 
cizre1eH. Merkezi: Cizre’de günlerdir süren TC’nin faşizmine karşı Partizan, “Cizre’deki düşman ablukasını kıralım!” diyerek açıklama yaptı.
Açıklamada TC’nin saldırılarına dair “Hayatını halkın kanı, canı ve alınteri üzerinden kendi devamlılıklarını sağlayanların sözcüsü ve koruması olan TC devleti, “doğası gereği”, bizlerin yani direnenlerin mevzilerini yok ederek ilerlemesini sürdürmek, bir araya gelen ezilen sınıfları, cinsiyetleri, ulus ve azınlıkları sindirmek isteyecektir ve direnenler ne kadar ödün verirse buna doymayacaktır!” ifadelerini kullanan Partizan,  “Bu yüzden bulunduğumuz tüm alanlarda Cizre için sokağa çıkalım, HDP binalarında nöbet tutalım ve en önemlisi Cizre’deki düşman ablukasını kırmak için Cizre’de olalım!” çağrısında bulundu.
Açıklamanın tam hali şu şekilde:


“Cizre günlerdir abluka altında!
Cizre elektriksiz, Cizre susuz, Cizre uykusuz!
Ama Cizre korkusuz!
Cizre günlerdir faşizme karşı can ve kan pahasına ayakta kalma mücadelesi veriyor!
Cizre evlatlarının cenazelerini derin dondurucuda saklasa da acılarına alnı açık bir gerilla annesi gibi sahiplenici, gururlu!
7 Haziran seçimlerinde ortaya çıkan sonuçlar; faşizmin genlerinde mutasyon yaratan, toplumsal muhalefetin devlete ve özelde AKP’ye verdiği mesajdı. Bu mesajın ardından AKP, halka karşı yeni bir saldırı konsepti başlattı. Kobanê ile Suruç Katliamı ve ardından yürürlüğe koyulan savaş konsepti ile T. Kürdistanı’nda yüzlerce bölge yeni ismiyle “Özel güvenlik bölgesi”, bilinen eski ismiyle “OHAL bölgesi” ilan edildi, yüze yakın insan katledildi, binlerce kişi gözaltı ve tutuklama furyasıyla baskı altına alındı.
Bu savaş konseptinde çocuklar özel olarak hedef seçildi. Cizre örneğinde görüldüğü gibi halkın cenazelerini toprağa vermesi bile engellendi ve bu halka tarifsiz acılar yaşatıldı/yaşatılıyor. 35 günlük bir bebeğin katledilmesi ile bir annenin 13 yaşındaki çocuğunun cenazesini derin dondurucuda saklamak zorunda kalması, çocukların keskin nişancıların hedefinde olması bizler açısından unutulmayacak kadar derin bir yara, bir öfke olmuş durumda.
Ülkenin batısında ise adı konulmayan bir OHAL uygulaması yürürlüğe konuldu. Zaten bir süredir şehir ve ilçe merkezlerinde eylem yapmak olanaksız hale getirildi ve neredeyse her eylem polis saldırısı ile karşılık buldu. Son günlerde de başta HDP Genel Merkezi olmak üzere HDP binalarına dönük başlatılan ırkçı-faşist saldırılar; Muğla, Konya ve Ankara’da Kürt mevsimlik işçileri hedef alan linçler, zorla M. Kemal büstünü öptürme çabası, Kürdistan’a giden araçlarda yapılan Kürt avı, Kürtçe konuşan bir gencin katledilmesi… gibi devlet destekli gerçekleştirilen ırkçı-şoven saldırıların tavan yapmasından da görüyoruz ki; her şeyde sandığı adres gösteren, “demokrasinin sandıkta olduğunu” iddia eden AKP bu konuda da ikiyüzlü ve sandıktan çıkan sonuçları hazmedemedi.
Bu işin bir tarafı elbette. Çünkü ortada 13 yıldır iktidar olan AKP’nin ciddi bir yenilgisi söz konusu. Uzun süredir planlanan bir saldırı organizasyonu var karşımızda. Peki hedef ne? Hedef Gezi İsyanı, Kobanê süreci ve son olarak da 7 Haziran seçimleri ile ortaya çıkan bilinçli toplumsal muhalefeti bastırmak, Kürt halkına dönük şovenizmin kırılmasını, kutuplaşmanın ortadan kalkmasını engellemek, halkın birlikte mücadele etme ve örgütlenme umutlarını yerle bir etmek, demokratik alanlarımızı yok etmek…
Hedef Rojava Devrimi’nin ardından Kürt ulusunun kendi topraklarında kendisini yönetme hakkını T. Kürdistanı’nda da yaşama geçirmesinin adımları olan öz yönetim, öz savunma iradesini yok etmek… Hedef kendisini Kürdistan topraklarından sildiren Kürt halkından intikam alarak, onlara “had bildirmek”!
Hayatını halkın kanı, canı ve alınteri üzerinden kendi devamlılıklarını sağlayanların sözcüsü ve koruması olan TC devleti, “doğası gereği”, bizlerin yani direnenlerin mevzilerini yok ederek ilerlemesini sürdürmek, bir araya gelen ezilen sınıfları, cinsiyetleri, ulus ve azınlıkları sindirmek isteyecektir ve direnenler ne kadar ödün verirse buna doymayacaktır! O yüzden çocuk kanına doymayan bu canavarlara karşı bizim de dayanışma ve mücadele mevzilerimizi güçlendirmemiz gerekiyor. Bu yüzden bulunduğumuz tüm alanlarda Cizre için sokağa çıkalım, HDP binalarında nöbet tutalım ve en önemlisi Cizre’deki düşman ablukasını kırmak için Cizre’de olalım!
Cizre halkı yalnız değildir! HDP yalnız değildir!
Partizan

No hay comentarios: